Çocuk Merkezli Oyun Terapisinin Çocuktaki Kaygı Düzeyine Etkisinin İncelenmesi
İnsan yaşamının en önemli evresi çocukluk dönemidir. Bu dönem birey yaşamının özü ve kendini inşa ettiği hayat sürecinin başlangıç noktasıdır. Çocukluk dönemiyle beraber birey, öğrenme, gelişme ve deneyimin her alanda gerçekleştiği ve şekillendiği bir süreci yaşamaktadır. Çünkü çocukluk dönemi dünyanın ve yaşamın bir deney odası gibi olduğu ve bu odada oyun yolu ile keşfedip öğrenmenin gerçekleştiği bir evredir. Bu evrede çocuk, hayal gücü, haz duyma, ilişki içerisinde olma ve merak gibi birçok unsurdan beslenir. Bu unsurların içerisinde en önemli öğelerden biri ise oyundur (Onur, 2019, s. 17).
Oyun, çocuk yaşamının en mühim meşguliyeti ve uğraşıdır. Oyun, çocukların duyguları, düşünceleri ve yaşantılarını ifade ettikleri bir iletişim aracıdır. Bu nedenle oyun çocukların doğal dilidir ve çocuklar yetişkin iletişimini kullanmazlar çünkü onlar minik yetişkin değillerdir. Bu doğal dil aracılığıyla çocuk kendini anlatır, anlamlandırır ve öğrenir. Bu bağlamda Frank, oyunun önemine dair şu ifadeyi kullanmıştır: “Oyun çocukların kimsenin onlara öğretemeyeceği şeyleri öğrenme yoludur.” (Landreth, 2011, s. 8).
Çocuk, oyun yoluyla gerçekleştirdiği öğrenme, keşif ve deneyim ile beraber duygularını aktardığı ve düzenlediği bir süreci de deneyimlemektedir. Bu deneyim sürecinde çocuk birçok duyguyu yaşamaktadır. Mutluluk, heyecan, üzüntü, öfke, kaygı ve korku bu duygulardan bazılarıdır. Çocuklar bu duyguların zorlayacağı süreçlerini deneyimledikleri anlarda ise duygu düzenlemelerini sağlayabilmek için bir yetişkin desteğine ihtiyaç duymaktadırlar. Çocukluktaki zorlayıcı duygulardan biri olan kaygı ise yetişkinlikte olduğu gibi bu dönemde de gelişimin bir parçası olarak yaşanılan ve sıklıkla karşılaşılan duygular arasındadır. Çocuk, gelişim içerisinde farklı şekillerde bu duyguyu deneyimlemektedir. Bu kaygılar ebeveynden ayrılamama, okuldan korkma ve sosyal ortamlarda endişelenme şeklinde kendini göstermektedir. Her duyguda olduğu gibi kaygı duygusunun da sıklıkla yaşanması psikopatolojik durum olarak değerlendirilmektedir. Kökeninin çocukluk evresine dayandığı kaygı duygusunu, Freud, egonun riskli durumlardan kaçmak için kullandığı bir yol olarak tanımlamıştır (Alisinanoğlu ve Ulutaş, 2003).
Çocukluk döneminde yaşanılan kaygı duygusunun tedavisinde kullanılan yöntemlerden biri ise oyun terapisidir. Oyun terapisi, içerisinde birçok yöntemi bulundurmaktadır. Bu yöntemler arasında yer alan çocuk merkezli oyun terapisinin kökeni ise Rogers’a dayanmaktadır. Axline tarafından oluşturulan çocuk merkezli oyun terapisinin kavramsallaşma süreci ise Landreth tarafından oluşturulmuştur.
Axline, çocuk merkezli oyun terapisinde 8 temel ilke belirlemiştir. Bu ilkeler çocuk ve terapist arasındaki terapötik ilişkiyi kapsamaktadır. Terapist bu ilkeler ile gerçekleştirdiği terapi seanslarında çocuk ile sıcak bir ilişki kurmaktadır. Kurmuş olduğu bu ilişkide çocuğu olduğu gibi kabul ettiği, özgür bıraktığı, deneyimlemesine izin verdiği, gerektiğinde sınır koyduğu ve süreci hızlandırmadığı, yönlendirmesiz bir süreç gerçekleşmektedir (Kranz & Lund, 1993). Çocuk merkezli oyun terapisi, çocukluk döneminde yaşanılan birçok psikopatolojik durumlarda ve çocukluk çağı kaygı bozukluklarının tedavisinde terapistler tarafından hem dünyada hem de ülkemizde sıklıkla kullanılan yöntemler arasındadır. Bu bağlamda yapılan bu çalışma ile çocuklarda birçok sorunun tedavisinde etkili olan çocuk merkezli oyun terapi yönteminin, çocuklardaki kaygı düzeyine olumlu etkisini farklı yaş grupları ve kaygı sorunlarında incelemektir.
Elif DEMİRER
Uzman Psikolog/Çocuk-Ergen Psikoterapisti